ARMAĞAN
Hiç kuşkusuz en unutulmaz
anılar çocukluktakilerdir. Özlemdir ;bazen de kaçıştır bir sığınak misali ya da
tesellidir hayatında güzel anıların da
olduğuna dair. Benim ise hatıralarım ‘:Çocukluk ve Yasaklar’ şeklindedir.Mis
gibi tarçın kokular eşliğinde sıcacık bir bardak süt; bol şekerli ama.Tanıdık duyguları
çağıran, hep hatırlanan, büyülü bir tat, tıpkı çocukluğum gibi.Ninemin tüm ev
ahalisinden saklı gizli bana sunduğu bir hazineydi ‘yasak’. Hastaydım şekerle
vücudum arasında bir uzlaşmazlık vardı. Canımın delicesine çektiği yaşam ile
ölüm arasındaydı sanki. Ne yaparsa yapsın vazgeçemeyeceğin oyun bozan , vefasız
bir sevgili gibi. Pamuk ipliğine bağlı hayatımda bir ninem bir de resimlerimdi
beni sıkı sıkı sarmalayan.Resim yapmak kendim olmaktı. Konuşmak, susmak,
kızmak… Şairler sözcüklerle işlerdi duyguları ben ise renklerle işliyorum.Resim
konuşmaz, renkler ve çizgiler konuşur,susar ve öfkelenir. Resimde zaman durur
,akmaz ama dünya öyle mi hep bir acelesi vardır,tez canlıdır saniyeler. İnsan
ölüme bir adım yaklaştığında zamanı daha değerli buluyor ; fütursuzca
harcayamıyor anı.En küçük bir zaman dilim bile özenle yaşanmalı diyorsun. Yaşam
ve ölüm ;siyah ve beyaz gibi. Yaşam bazen siyah bazen de beyaz olabilir ama
ölüm hep siyahtır. Araf ise gri. Yıllar ince çizgiler üzerinde akıp geçti.Sarı
bir sonbahar günü ninem Siyah’a gitti ; göçtü bu diyardan. Gencecik ruhu köhne
bedeni terkediverdi.
Şimdi bir hastane odasında
gözleri mi açtığımda beni yayına almadığını ;gördüğümün bir rüya olduğunu
anladım. Yine bir şeker koması sonrasıydı. Sınırı aşmanın bedeliydi. Eşim yanı
başımda oturmuş ,benim hayata dönmemi bekliyordu. Alışkındık bu sahnelere.Benle
evlendiğine pişmandı belki de. Hem sürekli oyun bozanlık edip gitmeye kalkıyordum
bu dünyadan hem de bir çocuk veremiyordum ona .Sanıyorum ki beni
seviyor.İnsülin ile anlaşmaya varamayan bedenim doğum yapmayı kaldıramazmış ,
çok riskliymiş. Doktorun bana her seferinde yinelediği cümleler .Bir de
gözlerimi kaybetme riski varmış.Şeker komasının olası sonuçları. Bir doktorun
hastasına kullandığı ritüel cümleler, nasihatlar işte. Bu zamana kadar bunları
hiç umursamazdım ama şimdi…Gördüğüm rüya her şeyi değiştirdi .Beni başka biri yaptı adeta.
Ninemin çocuk gibi masum gözleri, kadife sesi ve tarçın kokuları vardı rüya
alemimde. ‘Hayat ince ince ,ilmek ilmek örülen bir kozadır yavrum, sabırla
işlenir,sabırla olgunlaşır.Sen metanetini kaybetmedikçe de elini çekmez senden.
Ninemin sözleri şiir gibi gelmişti , tarçın kokusunu içime çektim .’ Rabbim eşindeki sabrın yarısını sana
versin. Birlikte aydınlığa çıkın’. Son cümlesi de buydu.Kayboldu sonra ,düşler
aleminden akıp gitti.Belki de Beyaz’a gitti. .İlk kez bir rüyayı bu kadar net
hatırlıyorum.Oysa hep siliktiler ; kesik kesik birkaç görüntü gibi. Kelimeler
anahtar oldu gizli kapılarımı açtı .İçimdeki sabrı ve gücü çıkardı. Yenilenmiş
gibiydim hayata bambaşka bir pencereden bakıyordum. Hastalığımla mücadele
edebileceğime inandım ,sınırlarda yaşadığımı kabullenmekle başladım işe
.İlaçlarımı düzenli almak ve az miktarda yemek eskisi kadar sıkıcı gelmiyordu
bana.Hayatın tadı neydi ki zaten mutlu olduğun an. Şekerli ya da şekersiz
,tuzlu ya da tuzsuz .Önemli olan hislerin lezzetiydi , nefes almanın damakta
bıraktığı tat.Kendime iyi bakarsam anne olabilecektim .Dünyanın en şeker
varlığına sahip olmanın mutluluğu her şeye değmez miydi? Bir de renklerimi
kaybetmeyecektim bu en büyük felaketim olurdu.Yeni bir hayat ve eski dostlarım
renkler.Hayatın tadı mutlu olduğumuz anlardan ibaretse eğer resim de bu anıları
ölümsüzleştirendir. Resimde zaman durur sonsuzluğa uzanır, bir gün başka bir
hayat onda kendini görsün ,sabrına hayran olsun diye…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder